Makaleler

Hükümlülerin Açık Cezaevine Geçişi, Açık Cezaevinde İnfaza Dair Özellikler, Açık Cezaevinde İzin Konusunda Bir Değerlendirme (22.5.2022, Güncellenmiş)

1-Giriş

Bir hükümlünün açık cezaevine ayrılması ve kişiye göre belirlenmiş bazı kontrol tedbirleri uygulanmak suretiyle denetimli serbestlikten yararlanması, cezanın infazında ıslah gayesi ile kişiyi infaz sonrası topluma alıştırma, kazandırma amacına özgüdür. Bu itibarla, infazın bu evresi, şartla salıverme kurumunun bir sacayağını oluşturur. Açık cezaevine ayrılan hükümlülerin burada izin koşullarını ihlal ederek firar etmeleri ile dışarı çıktıklarında suç işlemeleri zaman zaman gündeme gelmekte ve infazın bu aşamasını tartışmalı hale getirmektedir. Özellikle “cezaevinden izinli çıktı suç işledi” tarzında pek çok habere medyada rastlanmaktadır. Konuyla ilgili yorum ve eleştirileri gözeterek açık cezaevi kavramı ile açık cezaevine ayrılma koşulları ve açık cezaevinde izin konusu ile izin kullanan hükümlülerin olumsuz davranışlarının sebep ve sonuçlarını değerlendireceğiz.

2- Kimlerin Cezaları Açık Cezaevinde İnfaz Edilir?

Hükümlünün cezaevinde infaz koşullarının zaman içerisinde hafiflemesi ve sonuçta şartla salıverme ile tahliyesi önemli bir koşula bağlıdır:  “cezanın belirli bir kısmını iyi halli olarak geçirmek”.  Şartla salıverilecek hükümlüyü dış dünyaya hazırlayan ve iyi halini ödüllendiren önemli bir mekanizma da açık cezaevinde cezanın infazına devam edilmesidir. Bu süreçte hem cezaevi koşulları rahatlamakta hem de dış dünyayla bağlantı kolaylaşmakta ve artmaktadır. Hedef, kapalı kurumda kalan hükümlünün, şartla salıvermenin deneme süresinden önce, topluma uyumunu, iş bulmasını, ailesi ile çevresi ile kaynaşmasını sağlamaktır.

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu’nun 14’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca açık ceza infaz kurumları hükümlülerin iyi­leştirilmelerinde, çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik verilen, firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen cezaevleridir.

Bu kurumlar ihtiyaca göre ayrıca;

a)Kadın açık ceza infaz kurumları,

b)Gençlik açık ceza infaz kurumları,

şeklinde de kurulabilir.

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerine göre 01.02.2022 tarihi itibari ile Türkiye’de 82 Açık Ceza İnfaz Kurumu, 6 Kadın Açık Ceza İnfaz Kurumu, 4 Çocuk Eğitimevi mevcuttur. İhtiyaca göre açılan ceza infaz kurumlarına bakıldığında kullanımda olan sadece Kapalı Gençlik Ceza İnfaz kurumları vardır.

Açık Cezaevine hangi hükümlülerin, ne zaman, hangi şartlarla nakledileceklerine ilişkin temel kaideler 14.4.2020 tarih ve 7242 sayılı Kanun ile değiştirilen İnfaz Kanununun 14’üncü maddesi ile bu madde uyarınca çıkarılan “Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği”nde (Resmî Gazete, 2.9.2012 tarih ve 28399 sayılı) düzenlenmiştir.

Nitekim 7242 sayılı Kanunla değişik 14’üncü maddenin 6’ncı fıkrasında; “hükümlülerin, suç ve ceza türlerine göre, açık ceza infaz kurumlarına ayrılıp ayrılmamalarına, açık ceza infaz kurumlarında geçirecekleri sürelere, kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmelerine, doğrudan açık ceza infaz kurumlarına alınmalarına, doğrudan açık ceza infaz kurumlarına alınanların kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmelerine ve diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte gösterilir” denilmek suretiyle Yönetmelik hükümlerine atıfta bulunulmuştur.

Yasa ve Yönetmelik hükümlerine göre, bir hükümlü ya doğrudan ya da cezasının belirli bir kısmını kapalı kurumda geçirdikten sonra açık cezaevine ayrılabilir. Çocukların açık cezaevine ayrılması konusunda özel düzenleme mevcuttur. Nitekim Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 7 inci maddesinde; “Çocuk eğitimevinden açık kuruma ayrılacak hükümlüler Çocuk Eğitimevinde cezası infaz edildiği sırada eğitime devam etmeyenler on sekiz yaşını bitirdiklerinde, eğitime devam edenler ise yirmi bir yaşını bitirdiklerinde suç türüne bakılmaksızın açık kuruma gönderilir. Açık kuruma gönderilenlerin on sekiz yaşını doldurmadan önce işlediği diğer suçların cezaları da açık kurumlarda infaz edilir” denilmektedir.

a- Hürriyeti bağlayıcı cezası doğrudan açık kurumda çektirilecek hükümlüler

7242 sayılı Kanunla değişik İnfaz Kanunu’nun 14’üncü maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca;

a)Terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar ile ikinci defa mükerrer olanlar ve koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler hariç olmak üzere, kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm olanların,

b)Taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreylehapis cezasına mahkûm olanların,

c)Adlî para cezası ödenmediğinden infaz sürecinde hapis cezasına çevrilenlerin[1],

d)9/6/1932 tarih ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu gereğince tazyik hapsine tabi tutulanların,

bu cezaları doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine getirilir.

14’üncü maddenin değişiklikten önceki halinde, kasti suçlardan alınan cezalarda doğrudan açık cezaevine ayrılma için ilk kez suç işleme şartı aranmışken, yönetmelikte bu kurala yer verilmemiştir. Dolayısıyla ikinci kez mükerrerlik hali dışında daha önce suç işlemiş kimselerin hapis cezalarının doğrudan açık cezaevinde infazı mümkündür.

b- Kapalı kurumdan açık cezaevine geçişin şartları nelerdir?

Hükümlülerin açık cezaevine geçişleri iki temel koşula bağlıdır. Bunlardan birincisi (süre koşulu) cezanın bir kısmının kapalı kurumda infaz edilmesi, ikincisi ise bu süreçte hükümlünün iyi halli olduğunun tespitidir. İfade edelim ki, süre koşulu yönünden hükümlülerin kimi hallerde cezasının belirli bir kısmını kapalı infaz kurumunda çekmesi şartı aranmadan açık ceza infaz kurumlarına geçişi mümkündür. Bu ihtimalde iyi hal şartının da gözardı edildiği belirtilmelidir. Aşağıda şartları detaylı olarak inceleyeceğiz.

aa-Süre Koşulu

7242 sayılı Kanun ile İnfaz Kanunu’nda yapılan değişiklikler bağlamında, süre koşuluna ilişkin Yönetmelikte henüz yeni bir düzenleme yapılmamıştır. 

Yönetmeliğin konuyla ilgili mevcut 6’ncı maddesinde kapalı kurumdan açık kuruma hükümlülerin hangi şartlarda geçebileceği belirtilmiştir. 22 Şubat 2017 ve 11.04.2019 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan değişiklikler sonrasında;

i) Süreli hapis cezalarında on yıldan az cezası olan hükümlüler en az bir ayını, fazla olanlar onda birini kapalı kurumda geçirdikten sonra, şartla salıverilme tarihine yedi yıl ve daha az süre varsa ve iyi hâlli olmak koşuluyla açık cezaevine nakledilir.

ii)Müebbet hapis cezasına mahkûm olup, koşullu salıverilme tarihine beş yıl ve daha az süre kalanlar,

iii) Cezaları yüksek güvenlikli kapalı kurumlar veya diğer kapalı kurumların yüksek güvenlikli bölümlerinde infaz edilenlerden toplam cezalarından üçte birini bu kurumlarda iyi halli olarak geçiren ve koşullu salıverme tarihine üç yıl veya daha az süre kalanlar da açık kurumlara ayrılabilir.

Böylece örneğin, toplamda dokuz yıl hürriyeti bağlayıcı cezaya çarptırılan bir kimsenin, açık cezaevine geçişi için bir ay kapalı ceza infaz kurumunda kalması yeterlidir. Böyle bir düzenleme yapılmasının da amacı, kapalı cezaevlerindeki doluluğu azaltmaktır. Ancak hemen belirtelim Türkiye’de açık ceza infaz kurumlarının, sayı ve kapasite olarak kapalı cezaevlerine oranla yetersizliği de bilinen bir gerçektir.

Yine kapalı kurumdan açık kurumlara ayrılabilmek için bazı suç tipleri yönünden özel düzenleme yapılarak süre koşulu ağırlaştırılmıştır.  Maddede bentler halinde sayılan bu suç tiplerinden mahkûm olanların, cezanın on yıldan az olması durumunda bir ayını, on yıl ve yukarı olması halinde onda birini kapalı kurumda geçirmiş olmaları ve iyi hâlli bulunmaları şartlarına ek olarak, şartla salıverilme tarihlerine yedi yıl veya daha az süre kalması koşulu ağırlaştırılmıştır.

Buna göre;

a)Türk Ceza Kanunu’nun 142 (hırsızlık), 148 (yağma), 149 (nitelikli yağma), 188 (uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti) ve 190’ıncı maddeleri (uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma)ile 1/3/1926 tarihli ve mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 403(uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti), 404 (uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma), 491/3–4, 492, 493, 494 (hırsızlık), 495 (yağma), 496 (senedin yağması), 497 (nitelikli haller), 498 (korkutarak faydalanma) ve 499 uncu (adam kaldırma) maddelerinden mahkûm olanların koşullu salıverilme tarihine beş yıldan az süre kalması,

b)Türk Ceza Kanunu’nun 102 (cinsel saldırı)ve 103’üncü (cinsel istismar) maddeleri ile eşe karşı işlenen 82/1-d (kasten öldürme), 86/3-a (kasten yaralama) ve 96/2-b maddeleri (eziyet) ve 1/3/1926 tarihli ve mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 414, 416/1,418/1 maddeleri (ırza geçme, ırza tasaddi) ile eşe karşı işlenen 449/1 (kasten öldürme), 456 ve 457/1 (kasten yaralama) maddelerinden mahkûm olanların koşullu salıverilme tarihine üç yıldan az süre kalması,

c)29/7/2003 tarihli ve 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu, 30/7/1999 tarihli ve mülga 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç örgütleri ile Mücadele Kanununun 14’üncü maddesi ve 5237 sayılı Kanunun 221 inci maddesinden yararlananların (örgüt suçunda etkin pişmanlık) koşullu salıverilme tarihine iki yıldan az süre kalması,

ç) Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olup, mensup oldukları örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenlerin koşullu salıverilme tarihine bir yıldan az süre kalması, şartı aranır.

bb- İyi halli olmak

7242 sayılı Kanunla değişik İnfaz Kanunu’nun 14’üncü maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca hükümlülerin kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına 89’uncu madde uyarınca yapılan değerlendirme sonucunda karar verilmelidir.

Böylece kişinin kapalı kurumdan açık cezaevine geçmesinde aranan en önemli koşul hükümlünün infaz kurumundaki süreyi iyi halli olarak geçirmesidir. İyi hal gösteren hükümlünün bu durumu ödüllendirilmekte ve infaz koşulları hafifletilmektedir. Ancak iyi halin tespitinde titizlik gösterilmeli, henüz iyi halli olmayan, topluma uyumunda sorun bulunan, işlediği suçtan pişmanlık duyduğuna ilişkin bir emare bulunmayan hükümlülerin iyi halli kabul edilmemesi gerekmektedir.

Mevzuatımız terör ve örgüt suçlarında iyi halin değerlendirilmesinde, işlenen suçtan pişmanlığı ve tekrarlamama konusunda iradeyi aramıştır. Gerçekten Yönetmeliğin 6’ncı maddesinin (c ) ve (ç) bentleri uyarınca, 29/7/2003 tarihli ve 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu, 30/7/1999 tarihli ve mülga 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleri ile Mücadele Kanununun 14’üncü maddesi ve 5237 sayılı Kanunun 221’inci maddesinden yararlananların koşullu salıverilme tarihine iki yıldan az süre kalması halinde açık cezaevine geçebilirler, keza yine terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olup, mensup oldukları örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenlerin koşullu salıverilme tarihine bir yıldan az süre kalması halinde açık cezaevine gönderilebilirler. İyi hal ile ilgili olarak bu iki koşul sağlanmadan terör ve örgüt suçlusunun açık cezaevine ayrılması mümkün değildir (Yönetmelik, m.8).

İfade edelim ki, hükümlünün cezaevinde iyi hal göstermiş olması da gelecek için kesin bir teminat değildir, ancak hiç olmazsa kuvvetli bir emaredir. Cezaevi idaresi iyi hali belirlerken, olumsuz bir tutumun (örneğin, infaz kurumunda disiplinsizliğin görülmesi) bulunmamasını dikkate alır. Bunun için de mahkûmun yakından gözlenmesi ve gösterdiği gelişmenin incelenmesi şarttır. Örneğin, Bentham’ın tasarladığı Ponopticum (denetim evi-inspection hause) adlı cezaevi modelinde her hükümlünün tek tek izlenerek, iyi halli olup olmamanın belirlenmesi söz konusuydu.

İyi halin belirlenmesinde, infaz kurumuna gelmeden önceki eylemler değerlendirilmeyip, hükümlünün cezaevindeki kurallara uymadaki özeniyle ileride de bu şekilde hareket edeceğine dair güven vermesi, infaz rejiminin hafifletilmesine davranışlarıyla hak kazanması aranır.

İyi halin tespitinde 15.04.2020 tarih ve 7242 sayılı kanunla yeniden düzenlenen İnfazı Kanunu’nun 89’uncu maddesi göz önünde tutulmalıdır. Bu hüküm Geçici 9 uncu madde[2] uyarınca 01.01.2021 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmıştır. Hükümlünün iyi halli olup olmadığının anlaşılabilmesi için ceza infaz kurumunda bulunduğu tüm aşamalarda;

a)ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı,

b)haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı,

c) yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği,

d)uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı,

e)tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarında,

idare ve gözlem kurulu tarafından iyi hâlin belirlenmesine esas olmak üzere en geç altı ayda bir değerlendirmeye tabi tutulması  (İnfaz Kanunu, m.89/1) gerekmektedir.

5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 48 inci maddesi uyarınca cezaevi kurallarına aykırı davranan hükümlüler çarptırıldıkları disiplin cezalarını çektikleri andan itibaren belirli sürelerin geçmesi ile birlikte sicillerindeki bu cezaları kaldırtabilirler. Buna göre ilgili disiplin cezasının infaz edildiği tarihten itibaren aşağıda belirtilen süreler esas alınır;

a) Kınama cezası on beş gün,

b) Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası bir ay,

c) Ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma cezası üç ay,

d) Haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama cezası üç ay,

e) Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası üç ay,

f) Hücreye koyma cezası 44’üncü maddenin ikinci fıkrasındaki hâllerde altı ay, üçüncü fıkrasındaki hâllerde bir yıl,

g) Hücre cezasına karşılık ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası, (f) bendinde belirtilen süre, sonunda disiplin cezası almamak ve iyi hâlli olmak koşuluyla (a) ve (b) bentlerinde belirtilen cezalar kurum en üst amiri tarafından, diğer bentlerde belirtilen cezalar, kurumun en üst amirinin önerisi ve disiplin kurulu kararıyla kaldırılır. Bu süreler sonunda cezaevi disiplin kurulu kararı ile hükümlünün disiplin cezası kaldırılarak, hükümlüye “iyi halli hükümlü” statüsü yeniden verilir. Disiplin cezası kaldırılıp “iyi halli hükümlü” statüsüne kavuşan hükümlü açık cezaevine ayrılma hakkı kazanır. (Açık Cezaevine Ayrılma Yönetmeliği m.13/1).

cc- Açık Cezaevine Geçişte İyi Hal Nasıl Tespit Edilir, Usulü Nedir?

İyi halin tespitinde, hükümlülerin kapalı kurumda geçirdiği süre içerisinde katıldığı iyileştirme ve eğitim-öğretim programları ile spor ve sosyal faaliyetler, kültür ve sanat programları, aldığı sertifikalar, kitap okuma alışkanlığı, diğer hükümlü ve tutuklular ile ceza infaz kurumu görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri, işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlığı, ceza infaz kurumu kuralları ile kurum bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu ve aldığı disiplin cezaları dikkate alınır (İnfaz Kanunu, m.89/2).

Bu değerlendirmenin usul ve esaslarını belirlemek amacıyla 29.12.2020 tarihinde Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik, Resmi Gazetede yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir.

Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik’te belirli kriterler çerçevesinde gelişim değerlendirme raporu ve gözlem değerlendirme raporu olmak üzere ikili ayrıma gidilmiştir:

a-) Bulunduğu ceza infaz kurumunda kalacağı süre, altı aydan fazla olan hükümlüler hakkında yönetim, eğitim ve öğretim, psiko-sosyal yardım ile güvenlik ve gözetim servislerince “gelişim değerlendirme raporu” düzenlenir. Ancak açık ceza infaz kurumuna ayrılma, kalan cezasını denetimli serbestlik tedbiri altında infaz etme veya ceza infaz kurumundan doğrudan koşullu salıverilme tarihi öncesindeki son dönemin artık dönem olması durumunda, bu artık döneme ait değerlendirme ilgili servislerce düzenlenen gözlem değerlendirme raporuna göre yapılır.

b-) Bulunduğu ceza infaz kurumunda kalacağı süre 60 günden fazla, altı aydan az olan hükümlüler hakkında yönetim, eğitim ve öğretim, psiko-sosyal yardım ile güvenlik ve gözetim servislerince “gözlem değerlendirme raporu” düzenlenir. Ancak ceza infaz kurumunda kalma süresi 60 günden az olan hükümlü hakkında yalnızca yönetim ve psiko-sosyal yardım servisi tarafından gözlem değerlendirme raporu düzenlenir. İdare ve gözlem kurulu; hükümlü hakkındaki değerlendirmesini yaparken, gözlem değerlendirme ve gelişim değerlendirme raporları, risk değerlendirme raporu ile infaz dosyalarındaki tüm bilgi ve belgelere göre karar verir. Kurullar bu değerlendirme sırasında talebi üzerine veya re’sen hükümlü ile mülakat yapabilir.

dd-İyi Halin Tespitinde Gelişim Değerlendirme Sistemi ve Puanlama

Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri Yönetmeliği’nin 31’inci maddesinde iyi halin tespitinde esas alınan gelişim değerlendirme sistemi düzenlenmiştir. Buna göre; hükmün infazına başlanması ile birlikte, ceza infaz kurumlarında bulunduğu süre içerisindeki tutum ve davranışları, kurum düzeni ve güvenliğine katkısı, yükümlülüklerini yerine getirmesi ile yürütülen iyileştirme ve topluma kazandırma programlarına katılımı sonucunda hükümlünün gösterdiği gelişim ölçülerek puanlanır. Bu amaçla hükümlülerin katıldıkları eğitim-öğretim faaliyetleri, psiko-sosyal yardım programları, destekleyici programlar ile infaz sürecindeki tutum ve davranışları “artı puan”, aldığı disiplin cezaları “eksi puan” şeklinde puanlanarak iyi hâl değerlendirmesine esas “gelişim puanı” belirlenir.

Puanlama; yönetim servisi, eğitim ve öğretim servisi, psiko-sosyal yardım servisi ile güvenlik ve gözetim servisi tarafından yapılır. Hangi tutum ve davranışlara ne kadar puan verileceği, ölçme ve değerlendirme kriterleri, değerlendirmeye esas eşik puanlar, değerlendirme raporlarının şekli, kullanılacak program ve formlar ile puanlama sonucuna göre yapılacak değerlendirmenin başlayacağı tarih Genel Müdürlük tarafından belirleneceği belirtilmiştir.

Hükümlü her değerlendirme dönemi içerisinde gözlemlenir, iyileştirme planına göre gelişimi ve gözlemler kaydedilir. Hükümlü hakkında idare ve gözlem kurulunca altı ayda bir yapılacak değerlendirme öncesinde, sisteme kaydedilen bilgiler ve dönem içerisinde yapılan gözlemler dikkate alınarak gelişim değerlendirme raporları hazırlanır. Gelişim değerlendirme raporlarında hükümlünün infaz sürecindeki tutum ve davranışları ile iyileştirme planına göre gösterdiği gelişim puanlanır ve servis puanı bulunur. Yönetim, eğitim ve öğretim, psiko-sosyal, güvenlik ve gözetim servislerince verilen servis puanları toplamının değerlendirme raporu sayısına bölümü ile dönem puanı hesaplanır. İdare ve gözlem kurulu sekretaryası tarafından hazırlanan dönem puanı icmal tablosu ilgilinin gözlem ve değerlendirme dosyasında saklanır. Ceza infaz kurumundan ayrılmaya ilişkin iyi hâl değerlendirmesinin yapılacağı son idare ve gözlem kurulu toplantısı öncesinde, o güne kadar alınan dönem puanları toplamının, toplam değerlendirme dönemi sayısına bölümü ile hükümlünün gelişim puanı belirlenir (Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri Yönetmeliği m.32).

Gelişim puanı; a) Kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlünün açık ceza infaz kurumuna ayrılma aşamasında yapılan iyi hâl değerlendirmesinde, b) Açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlünün denetimli serbestliğe ayrılma aşamasında yapılan iyi hâl değerlendirmesinde, c) Kapalı ya da açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlünün denetimli serbestliğe ayrılmaksızın koşullu salıverilmesi amacıyla yapılan iyi hâl değerlendirmesinde, iyi hâl kriteri olarak esas alınır (Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri İle Hükümlüleri Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik m.32/7).

İdare ve gözlem kurulu, ara değerlendirme dönemleri sonunda gözlem ve değerlendirme dosyasındaki bilgi ve belgeler ile dönem puanını esas alarak değerlendirme yapar. Kurulların iyi hâl değerlendirmesi yapmasından sonra, işlemlerin sonuçlanmasına kadar geçen süre içindeki olumlu ya da olumsuz davranışları bir sonraki dönem değerlendirilir. Kapalı ceza infaz kurumunda bulunan ve gelişim puanı Genel Müdürlükçe belirlenen eşik puanı aşan ve erken iyileşme gösterdiği kanaatine varılan iyi halli hükümlü hakkında idare ve gözlem kurulu tarafından, kapalı ceza infaz kurumunda kalması gereken toplam sürenin onda birine kadar daha erken açık ceza infaz kurumuna ayrılma kararı verilebilir. Erken iyileşmeye bağlı olarak, erken açık ceza infaz kurumuna ayrılma ile ilgili esas ve usuller Genel Müdürlükçe gösterilir (Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlüleri Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik m. 32/.8-9).Bu son düzenleme uyarınca iyi halli hükümlülere açık cezaevine ayrılmaya ilişkin sürelerden daha önce açık cezaevine geçiş imkanı tanınmıştır. Ancak bu haktan istifade için hükümlülerin durumlarını takip ve talep etmelerinde fayda bulunmaktadır.

Yönetmeliğin 33’üncü maddesi uyarınca, ceza infaz kurumlarında kalacağı toplam süre altı aydan daha az olanlar ile artık dönem içinde olanlar hakkında gelişim puanlaması yapılmaz. Çocuklara ve 70 yaş üzeri hükümlülere ceza puanı verilmez. 31 ve 32’nci maddelere göre yapılan hesaplama sonucunda, gelişim puanı Genel Müdürlükçe belirlenen eşik puanın altında olan hükümlü hakkında; açık ceza infaz kurumuna ayrılma, kalan cezasını denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak infaz etme, ceza infaz kurumlarından doğrudan koşullu salıverilme, işlemlerine yönelik iyi hâl kararı verilmez. Söz konusu maddeyle, hükümlüler için gelişim puanının önemi ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca iyi hâl kararı için gerekli olan ve Genel Müdürlükçe belirlenen eşik puanı aşamayan hükümlü hakkında idare ve gözlem kurulunca bir araştırma yapılarak; bu durumun mücbir sebeplerden kaynaklanıp kaynaklanmadığı ya da hastalık, yaşlılık, personel yetersizliği gibi makul bir nedeni olup olmadığı belirlenir. Makul bir nedenin bulunması durumunda, hükümlüye verilen gelişim puanının Genel Müdürlükçe belirlenen eşik puanı aşması şartı aranmaz. Bu hükümlü hakkında, mevzuatta aranan diğer iyi hâl kriterlerine göre değerlendirme yapılır.

Verilen ceza puanları, disiplin cezası kaldırılmış olsa bile silinmez. Bir disiplin cezası için verilen ceza puanı, tüm infaz süresinde yalnızca bir kez hesaplamaya dâhil edilir. Olumlu bir davranışı nedeniyle puan verilen hükümlüye, bu davranışı karşılığında aldığı ödül için ayrıca bir puan verilmez. Tutuklular iyileştirme programlarına katılmaya zorlanamaz; ancak iyileştirme programlarına katılmaları yönünde teşvik edilir. Hükümlülere uygulanan iyileştirme programlarına gönüllü olarak katılan tutuklulara ait bilgiler UYAP’ın ilgili bölümlerine kaydedilir. Tutukluluğun altı aydan fazla sürmesi durumunda, UYAP’ın ilgili bölümlerine kaydedilen bu bilgiler ile tutum ve davranışlarına göre servis ve dönem puanları belirlenerek gelişim değerlendirme raporları tanzim edilir. Tutuklu iken düzenlenen bu raporlar, ilgilinin hükümlülüğünde değerlendirilmek üzere gözlem ve değerlendirme dosyasında saklanır. Hükümlünün daha önce kaldığı ceza infaz kurumlarınca verilen dönem puanları, en son bulunduğu ceza infaz kurumu tarafından birleştirilir ve açık ceza infaz kurumuna ayrılma, kalan cezasını denetimli serbestlik tedbiri altında infaz etme veya ceza infaz kurumlarından doğrudan koşullu salıverilme öncesindeki değerlendirmeye esas gelişim puanı bulunur.

Yönetmeliğin 34’üncü maddesine göre hükümlülerin, gözlem sonucu gönderildikleri çocuk eğitimevleri ile açık ceza infaz kurumları dâhil tüm ceza infaz kurumlarında ilgili servislerce gözlem değerlendirme raporları ile en geç altı ayda bir gelişim değerlendirme raporlarının düzenlenmesine devam edilir. Bu değerlendirme raporları, gözlem ve değerlendirme dosyasında muhafaza edilir.

Hükümlülerin açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezalarının infaz edilmesine ve ceza infaz kurumlarından doğrudan koşullu salıverilmelerine ilişkin talebi üzerine, ilgili talebin mevzuatta belirtilen süre ve kaldırılmamış disiplin cezasının bulunmaması gibi şartları taşıyıp taşımadığı idare tarafından araştırılır, gerekli şartları taşımayan talep reddedilerek hükümlüye tebliğ edilir (Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlüleri Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik m. 36). Talebin bulunması, süre şartını sağlaması ve kaldırılmamış disiplin cezası bulunmaması gibi mevzuatta belirtilen şekil şartlarını taşıyan dosyalar; idare ve gözlem kurulu sekretaryası tarafından işleme alınarak ilgili hakkında gözlem ve değerlendirme dosyası hazırlanır. Dosyanın İnfaz Kanununun 89’uncu maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında bulunup bulunmadığı belirlenerek müteakip işlemlerin ikmali sağlanır.

ee- İyi Hali Tespit Edecek Makam: İdare ve Gözlem Kurulu,  Yapısı ve Kararları

İyi halin tespitinde yetkilendirilen İdare ve Gözlem Kurulu’nun kimlerden oluştuğuna da kısaca temas etmek gerekir. Konuyla ilgili Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 34’üncü maddesinde; İdare ve Gözlem Kurulu’nun Kurum Müdürünün Başkanlığında, Gözlem ve Sınıflandırmadan sorumlu ikinci müdür, idare memuru, cezaevi tabibi, psikiyatrist, psikolog, sosyal çalışmacı, öğretmen, infaz ve koruma başmemuru ile kurum müdürü tarafından teknik personel arasından seçilen bir görevliden oluşacağı düzenlenmiştir. İfade edelim ki, bahsi geçen personelin tamamının ilgili infaz kurumunda bulunmaması hâlinde, kurul mevcut olanlarla oluşturulur.

7242 sayılı Kanunla değiştirilen 89’uncu maddenin 3’üncü fıkrasında, istisnai bazı suçlar ve hükümler yönünden kurulun yapısı değiştirilmiştir. Buna göre; toplam on yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkum olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanlar hakkında yapılacak açık ceza infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin değerlendirmelerde idare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet başsavcısı veya belirleyeceği bir Cumhuriyet savcısı başkanlık eder. Ayrıca, idare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet başsavcısı tarafından belirlenen bir izleme kurulu üyesi ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı il veya ilçe müdürlükleri tarafından belirlenen birer uzman kişi de katılır. (Gözlem Ve Sınıflandırma Merkezleri İle Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik md.13)

Kurul kararları, gerekçeli olarak yazılmalıdır; karara karşı başvuru yolu, mercii, süresi ve şekli kararda açıkça belirtilir(Gözlem Ve Sınıflandırma Merkezleri İle Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik m. 17).

İdare ve Gözlem Kurulu’nun iyi halin tespiti noktasında olumsuz karar verdiği hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tâbi tutulma süreleri bir yılı geçemez. (İnfaz Kanunu, m.89/6).

İdare ve Gözlem Kurulu’nun iyi halin değerlendirilmesindeki olumsuz kararına karşı, hükümlü 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu’nun 4’üncü ve 5’inci maddeleri kapsamında şikâyet yolu ile bu kararın gözden geçirilmesini, düzeltilmesini talep edebilir. Nitekim sözü geçen Kanunun 4’üncü maddesinin 2’nci bendinde infaz ha­kiminin görevleri arasında; “hükümlülerin cezalarının infazı, mü­şahedeye tâbi tutulmaları, açık cezaevlerine ayrılmaları, izin, sevk, nakil ve tahliyeleri; tutukluların sevk ve tahliyeleri gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak” da gösterilmiştir. Yasanın gerekçesinde, “bu tasarının çeşitli madde­lerinde geçen “işlem”, hükümlü ve tutuklular hakkında yürürlük­teki mevzuat hükümlerine göre hukukî sonuç doğurmaya yönelik her türlü karar, önlem ve irade açıklamalarını., “faaliyet” ise, hükümlü ve tutukluların konumlarında değişiklik yapan her türlü eylemler ile iyileştirme ve eğitim (tretman) programlarına uygun olarak yapılan çalışmaları…(ifade etmektedir)” denmektedir[3]. Bu bakımdan infaz hakimliği cezaevi idaresinin hükümlüler hak­kındaki tüm eylem, işlem ve uygulamalarına karşı müracaat edile­bilecek adli bir organdır. Şu hâlde hükümlünün açık cezaevine ayrılıp ayrılmamasına ilişkin hukuki sonuç doğuran idari bir işlem olduğundan “iyi halin tespitine yönelik İdare ve Gözlem Kurulu kararları” hakkında infaz hakimliğine şikayet yolu açıktır. Böylece hukuka aykırı kurul ka­rarlarının yargısal denetimi de sağlanmış olmaktadır.

ff-Açık Cezaevine Geçişte Talep ve Karar

Kapalı kurumlarda bulunan hükümlülerin talepleri üzerine, koşulları taşıdıklarının anlaşılması hâlinde kurum idare ve gözlem kurulu tarafından açık kurumlara ayrılmalarına karar verilir (Yönetmelik, m.10/1). Bununla birlikte bir hükümlünün talebi olmasa dahi, açık kurumda barınmasında risk bulunmadığı takdirde ve diğer şartları da taşıması durumunda idare ve gözlem kurulunun vereceği açığa ayırma kararı üzerine, Cumhuriyet Başsavcılığınca resen açık kuruma gönderilir. 7242 sayılı Kanun ile değişik İnfaz Kanunu’nun 14’üncü maddesinin 4’üncü fıkrası uyarınca bazı hükümler ve suçlar yönünden “İdare ve Gözlem Kurulu” tarafından karar verilmiş olması yeterli değildir. Hükümlünün açık kuruma ayrılabilmesi için infaz hakimliğinin onayı gerekmektedir. Buna göre;

a)toplam on yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkûm olanlar ile,

b)terör suçları,

c)örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar,

d)kasten öldürme suçları,

e)cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve

f)uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından

mahkûm olanların kapalı ceza infaz kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına ilişkin idare ve gözlem kurulu kararları, infaz hâkiminin onayından sonra uygulanır. İnfaz hakiminin kararına karşı, itiraz kanun yolu açıktır.

c- Çocuk eğitimevinden açık kuruma ayrılacak hükümlüler

Çocuk eğitim evleri; çocuk hükümlüler hak­kında verilen cezaların, hükümlülerin eğitilmeleri, meslek edinmeleri ve yeniden toplumla bütünleştirilmeleri amaçları güdülerek yerine getirildiği tesislerdir. Bu kurumlarda firara karşı engel bulundurulmaz; kurum güvenliği iç güvenlik görevlilerinin gözetim ve sorumlulu­ğunda sağlanır. Kurum içinde veya dışında herhangi bir eğitim ve öğretim programına devam eden ve on sekiz yaşını dolduran çocukların, eğitim ve öğretimlerini tamamlayabilmeleri bakımından yirmi bir yaşını bitirinceye kadar bu tesislerde kalmalarına izin verilebilir. Haklarında tutuklama kararı bulunanlar ile çocuk kapalı ceza infaz kurumu kapsamına girenler hariç olmak üzere, bu tesislerde bulunan çocuk hükümlüler kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilmezler.

Çocuk eğitimevinde cezası infaz edildiği sırada eğitime devam etmeyenler on sekiz yaşını bitirdiklerinde, eğitime devam edenler ise yirmi bir yaşını bitirdiklerinde suç türüne bakılmaksızın açık kuruma gönderilir. Açık kuruma gönderilenlerin on sekiz yaşını doldurmadan önce işlediği diğer suçların cezaları da açık kurumlarda infaz edilir (Yönetmelik, m.7).

d- İnfaz Kanunu Geçici 9’uncu madde kapsamında açık kuruma ayrılacak hükümlüler

7242 sayılı Kanunla getirilen önemli bir istisna kuralı, İnfaz Kanunu’nun Geçici 9’uncu maddesinin 6’ncı fıkrasında yer alan hükümdür. COVİD-19 pandemisi dolayısıyla alınan tedbirler kapsamında getirilen bu düzenleme 31.05.2022 tarihine kadar tatbik edilmeye devam edilecektir. Buna göre toplam hapis cezası on yıldan az ise bir ayını, on yıl ve daha fazla ise üç ayını kapalı ceza infaz kurumunda geçirmiş olan iyi halli hükümlülerden, ilgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumlarına ayrılmalarına bir yıl veya daha az süre kalanlar, talepleri halinde açık ceza infaz kurumlarına gönderilebilirler.

Talepleri kabul edilen bu hükümlüler, açık ceza infaz kurumlarında barındırılır.

İfade edelim ki, bu hüküm istisna tutulan suç tipleri (Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar) dışında Yönetmelikte açık cezaevine geçişle ilgili süre koşulunu ağırlaştıran tüm mahkumiyetler yönünden, kapalı cezaevinden açık cezaevine geçişi “iyi halli” olmak ve “talep etmek” şartıyla mümkün kılan bir düzenlemedir.

3- Kapalı Kurumdan Açık Cezaevine Geçişi Mümkün Olmayan Hükümlüler

Bazı hükümlüler yönünden cezanın infazı tamamen kapalı kurumda gerçekleştirilir. Hükmün niteliği, mükerrerlik durumu ve işlenen suçun mahiyeti nazara alınarak açık kuruma ayrılamayacak hükümlüler Yönetmeliğin 8’inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre kapalı kurumlarda bulunan hükümlülerden;

a)Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanlar,

b)Haklarında ikinci defa tekerrür hükümleri uygulananlar,

c)Haklarında iyi hal kararı verilse bile, 5275 sayılı Kanunun 44’üncü maddesinde sayılan eylemlerden dolayı toplam beş ve daha fazla hücreye koyma cezası alıp, son hücreye koyma cezasının kaldırılması üzerinden bir yıl geçmemiş olanlar,

ç) Terör ve örgütlü̈ suçlardan hükümlü̈ olup, 6’ncı maddenin ikinci fıkrasının (c ) ve (ç) bentleri dışında kalanlar (diğer bir ifadeyle TCK 221’deki etkin pişmanlıktan yararlananlar  ve terör/ örgütlü suçlardan hükümlü olmakla birlikte ilgili örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenler dışında kalanlar),

açık kurumlara ayrılamaz.

Bu haller dışında;

a)Koşullu salıverilme kararı geri alınanların, geri alınan cezalarının tamamı,

b)Denetimli serbestlik tedbirinin ihlali sonucunda, koşullu salıverilme tarihine kadar olan sürenin tamamı,

c)Çocuk eğitimevleri hariç, kapalı kurumlardan firar edenler ile açık kurumlardan ikinci kez firar etmiş olanların,

firar tarihinden önce kesinleşmiş olan cezaları ve koşullu salıverilme tarihine kadar kesinleşerek infazına başlanacak olan cezalarının tamamı,

ç) 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu gereğince verilen hapsen tazyik veya tazyik hapisleri dışında, diğer kanunlarda düzenlenen tazyik, disiplin veya zorlama hapislerinin tamamı, kapalı kurumlarda infaz edilir.

Son olarak bazı hükümlüler özel durumları sebebiyle diğer tüm şartları sağlasalar açık cezaevine ayrılamazlar. 7242 sayılı Kanunla değişik İnfaz Kanunu’nun 14’üncü maddesinin 5’inci fıkrasında yer alan düzenlemeye göre; doğrudan açık ceza infaz kurumuna alınanlar dahil olmak üzere bu kurumlarda bulunan hükümlülerden;

a)Firar edenler,

b)başka bir fiilden dolayı haklarında tutuklama kararı verilenler,

b)Kınamadan başka bir disiplin cezası alıp, bu cezası kesinleşmiş olanlar veya asayiş ve düzenin sağlanması amacıyla disiplin cezası kesinleşmemiş olsa bile eylemi kurum düzeni ya da kişi güvenliği bakımından tehlike oluşturanlar,

idare ve gözlem kurulu kararıyla kapalı infaz kurumuna gönderilirler. Bununla birlikte;

c)Açık ceza infaz kurumu şartlarına veya çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları saptananlar ise, idare ve gözlem kurulunun kararı ve infaz hâkiminin onayıyla kapalı ceza infaz kurumlarında cezalarını çekerler.

4- Açık Cezaevindeki Hükümlülerin Özel İzin Hakları ve Kullanımı

İnfaz Kanununun 7242 sayılı Kanunla değişik 95’inci maddesine göre, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlarla kapalı ceza infaz kurumunda olup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazananlara, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini veya güçlendirmelerini ve dış dünyaya uyumlarını sağlamak amacıyla kurum en üst amirinin önerisi ve Cumhuriyet Başsavcılığının onayı ile üç ayda bir[4], yol hariç yedi güne kadar izin verilebilir. Hastalık veya doğal afet gibi zorunlu hâllerde bu izinler birleştirilerek de kullandırılabilir.

Haklarında özel izin kullanılmasına karar verilen hükümlülere kurumdan ayrılmadan önce kurum idaresince “izin belgesi” düzenlenerek verilir. Bu belge, hükümlünün iznini geçireceği yer Cumhuriyet başsavcılığınca onaylanır. Hükümlülerin özel izin kullanmasında iç ve dış güvenlik görevlilerinin gö­zetimi aranmaz. Gidilecek mesafe göz önünde bulundurularak gidiş geliş için toplam dört günü geçmemek üzere yol izni verilir. Belirlenen sürelere uygun olarak izne gönderilen hükümlüler, aynı yıl içinde, infaz ettikleri ceza süreleri dikkate alındığında yeni izin hakları elde ederlerse, bir kez daha izne gidebilme imkânından yararlanırlar (İnfaz Tüzüğü, m.140/3–7).

Açık kuruma ayrılma şartlarının varlığına rağmen, iradesi dışındaki bir nedenle açık kuruma ayrılamayan veya aynı nedenle kapalı kuruma geri gönderilen iyi halli hükümlüler de özel izin hakkından yararlanabilir (Yönetmelik, m.10/6).

Açık cezaevinde kullanılan özel izinlerde geçirilen süreler, hükümlülükte geçmiş sayılır. Bu itibarla izin süreleri infaza dahildir (İnfaz Kanunu m.93).

5- Açık Cezaevindeki Hükümlülere İş Arama İzni Verilmesi

Kurumlarda hükümlülük sürelerinin en az altı ayını kesintisiz geçirmiş ve koşullu salıverilmelerine bir ay kalmış hükümlülere ceza infaz kurumunun en üst amirinin önerisi ve Cumhuriyet başsavcılığının onayı ile izin verilebilir (İnfaz Kanunu, m.96/1). İş arama izninin amacı, hükümlülerin olağan yaşantılarına döndüklerinde uyum sorunu ile karşılaşmamalarının ve iş bulma olanaklarının sağlanmasıdır.

İzin süresi, hükümlünün kalmakta olduğu kurumun bulunduğu il sınırları içinde kalan işyerleri ve yardım kuruluşları ile görüşme süresi göz önüne alınarak çalışma günleri içinde sekiz saate kadar saptanabilir. Hükümlü iş arama iznini dış güvenlik görevlilerinin gözetimi olmaksızın kullanır (İnfaz Tüzüğü, m. 141/2, 3).

Açık cezaevinde kullanılan iş arama izninde geçirilen süreler, hükümlülükte geçmiş sayılır. Bu itibarla izin süreleri infaza dahildir (İnfaz Kanunu m.93).

6- İnfaz Kanunu Geçici 9’uncu madde kapsamında COVID-19 PANDEMİ İzni

7242 sayılı Kanun ile İnfaz Kanunu’na eklenen Geçici 9’uncu maddenin 5’inci fıkrası uyarınca COVID-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle,

a)açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile

b)kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler,

c)105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler ve

d)106’ncı madde veya diğer kanunlar uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlüler,

31/5/2020 tarihine kadar izinli sayılmıştır. Böylece açık ve kapalı infaz kurumunda bulunan hak sahibi hükümlülerin bilgilendirilmeleri suretiyle, izin belgeleri düzenlenerek tahliyeleri gerçekleştirilmiştir. Bu fıkra uyarınca izinli sayılanlar hakkında da İnfaz Kanununun 95 ve 97’nci maddeleri tatbik edilir. COVID-19 Pandemisi sebebiyle tanınan bu iznin süresi en son 31.05.2022 tarihine kadar uzatılmıştır. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün 06.05.2022 tarihinde yayınladığı basın duyurusunda Covid-19 Pandemi izninin tekrar uzatılmayacağı ifade edilmiştir. Öncelikle belirtelim ki, COVİD 19 pandemi izninde geçen süreler, hükümlülükte geçirilmiş sayılır ve cezadan indirilir. Bu sebeple izin esnasında açıkcezaevinde çekmesi gereken ceza süresini doldurup, denetimli serbestlik tedbiri altında tahliye imkanına kavuşan hükümlüler yönünden, denetimli serbestlik işlemleri gerçekleştirilir. Öte yandan Covid-19 Pandemi izninden istifade eden ve bu süre içerisinde iyi halli durumunu muhafaza eden, dışarıda herhangi bir suça karışmayan hükümlülerin (bakiye cezaları yönünden) tekrar ceza infaz kurumlarına alınmasında da, İnfaz Hukukunun amaçları yönünden bir fayda bulunmamaktadır. Bu itibarla, bu durumdaki hükümlülerin tekrar açık cezaevlerine alınmaları yerine uygun denetimli serbestlik tedbirleriyle kalan cezalarını dışarıda çekmeleri isabetli olacaktır.

7- İzinden Dönmeme, Geç Dönme, İzinde Suç İşleme

Yukarıda incelediğimiz hallerden birine bağlı olarak yararlandığı izinden dönmeyen veya iki günden fazla süre geçtikten sonra dönen bir hükümlü, Türk Ceza Kanunu’nun 292 vd. maddelerine göre sorumludur. İzin süresini iki gün veya daha az bir süre geçiren hükümlüler hakkında ise, disiplin işlemi yapılır. İnfaz Kanunu’nun 97’inci maddesine 7242 sayılı Kanunla eklenen 3’üncü fıkra uyarınca izinden dönmeyen veya iki günden fazla bir süre geçtikten sonra dönen hükümlüler ile firar eden hükümlülere bir daha özel izin verilmez.

Hastalık veya zorunlu bir nedenle dönüşün imkânsız hâle gelmesi durumunda, hükümlü izin belgesiyle bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığına başvurur. Bu hâlde, hükümlü o yer kurumuna alınır ve durum, en seri haberleşme araçlarıyla izne ayrıldığı kuruma bildirilir. Hastalığın tedavisinin tamamlanması veya zorunlu nedenin ortadan kalkması hâlinde, hükümlü dış güvenlik görevlisi nezaretinde izne ayrılmış ise, yine dış güvenlik görevlisi nezaretinde, aksi takdirde serbest olarak izne ayrıldığı kuruma gönderilir. İzne gidiş veya dönüş sırasında yolda herhangi bir zorunlu nedenin doğması hâlinde, hükümlü en yakın kuruma alınır, bu durum izne ayrıldığı kuruma derhâl bildirilir. İzin dönüşlerinde, yolda geçecek yeterli süreyi dikkate almayan hükümlülerin, ikinci fıkrada belirtilen süreler içerisinde gecikmeleri durumunda, mazeretlerine bakılmaksızın haklarında disiplin işlemi yapılır (İnfaz Tüzüğü, m.142/3–6).

Ülkemizde Covid-19 salgını konusunda alınan tedbirler kapsamında, kişilerin kendilerinin ve yakınlarının sağlıkları ve hatta toplum sağlığı açısından evde kalmalarına dönük, kamu otoritelerince bir kısım tavsiye ve önlemler alınmıştır. Bu kapsamda üstteki düzenlemelerden ayrık olarak 7242 sayılı Kanunla 97’nci maddenin 1’inci fıkrasına; “salgın hastalık, doğal afet, savaş veya seferberlik durumunda bu sebeplerden dolayı izinden dönemeyen veya geç dönen hükümlülere ceza verilmez” hükmü ilave edilmiştir.

Bu düzenleme çerçevesinde bahsi geçen zorunluluk halleri dolayısıyla izinden dönemeyen, geç dönen, bu durumu Tüzük’teki süreler içerisinde yetkili makamlara bildirme imkanı da bulamayan hükümlüler hakkında, “salgın hastalık, doğal afet, savaş veya seferberlik hallerinden kaynaklanan” zaruret hali dikkate alınarak her hangi bir surette ceza ya da disiplin yaptırımı uygulanmayacaktır.

İzin sırasında suç işlemeye özgü (firar suçu dışında) özel bir düzenleme Kanunda ve Yönetmelikte mevcut değildir. Kanımızca özellikle açık cezaevinde bulunan hükümlülerin, tutuklanmalarını gerektirmese de (başka suçtan tutuklanma kapalı kuruma dönme sebebidir), suç işlemeleri halinde, kapalı kuruma iadeye ilişkin düzenlemeye yer verilmesi isabetli olurdu.

8- Açık Cezaevinde Bulunan Hükümlülerin Kurum Dışında Çalıştırılması

İnfaz Kanunu’nun 30’uncu maddesi uyarınca açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumlarında bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanmış hükümlüler, kurum dışındaki iş alanlarında çalıştırılabilirler. Bu çalışma tamamen cezaevi ortamı dışında özel veya kamusal iş alanlarında gerçekleşir Nitekim İnfaz Kanunu’nun 30’uncu maddesinin 4’üncü fıkrası uyarınca iş alanlarına sahip kuruluşların hükümlü çalıştırmaları teşvik olunur. Çalışma esnasında, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ceza infaz kurumu görevlileri gözetiminde, kapalı ceza infaz kurumunda bulunanlar ise iç ve dış güvenlik görevlilerince alınacak tedbirler altında çalıştırılırlar. Çocuk eğitimevlerinde bulunan hükümlülerin ise, kurum dışında çalıştırılmaları sırasında kurum görevlilerinin gözetimi ve muhafazası aranmaz. Kurum dışında çalıştırılma, ancak Kurumun belirlediği anlaşmalı kamu veya özel müesseselerde gerçekleşir. 

7242 sayılı Kanunla İnfaz Kanunu’nun 30’uncu maddesine 5’inci fıkra olarak önemli bir hüküm getirilmiştir. Bu düzenleme uyarınca açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler, ceza infaz kurumu görevlilerinin denetiminde, kamu kurum ve kuruluşlarının iş alanlarında, geceleyin bu kurum ve kuruluşlar tarafından barındırılmak suretiyle de çalıştırılabilirler. Böylece açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlüler, geceleri kuruma dönmek zorunda kalmaksızın, tamamen sosyal hayatın içerisinde çalışma hayatına katılma imkanını elde etmiştir. Bu imkândan yararlanan hükümlülere “süper hükümlü” adını vermemiz yanlış olmaz. Zira bu şekilde çalıştırılan hükümlülerin, çalışma süreleri, azami süre sınırına bakılmaksızın 105/A maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz edilecek süreye de ilave edilir. Diğer bir anlatımla bu hükümlülerin çalıştıkları süre, faydalanacakları denetimli serbestlik süresine ilave edilecek ve böylelikle daha erken denetimli serbestliğe ayrılmaları ve bu yolla erken tahliyeleri de sağlanmış olacaktır. Örneğin, hükümlü̈ açık ceza infaz kurumunda bulunduğu süre içinde, İnfaz Kanunu 30/5 kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarının iş yerlerinde altı ay çalıştığında, 105/A uyarınca şartla salıverilmesine bir yıl kala değil, bir yıl altı ay kala denetimli serbestlikten faydalanacak ve bu suretle tahliye olacaktır. Ayrıca, bu kazanımı, 105/A maddesinde yer alan denetimli serbestlikten faydalanılacak azami süreyi de aşılabilecektir[3]. İnfaz Kanunu’nun 30’uncu maddesinin 6’ncı fıkrası uyarınca hükümlülerin kurum dışında çalışma esasları ile beşinci fıkra kapsamında çalıştırılacak hükümlülere uygulanmayacak kısıtlayıcı hükümler Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte gösterilecektir.

Sonuç Olarak;

Açık cezaevinde bulunan (yahut açık cezaevine ayrılma koşulu gerçekleşmesine rağmen hali hazırda kapalı kurumda olan) hükümlülerin özel izin, iş arama izni ile cezaevinden çıkmaları mümkündür ve bu cezanın infazının amaçları gözetildiğinde meşru ve olması gereken bir durumdur. Dolayısıyla izin ile topluma karışan bir kısım hükümlülerin, bu imkânı, bir suç işleme fırsatı olarak kullanmaları, kaidenin yanlışlığı anlamına gelmemektedir. Hükümlülerin açık cezaevine ayrılması, iyileştirme, ıslah ve topluma uyum açısından önemli ve gerekli bir süreçtir. Ancak özellikle doğrudan açık cezaevine alınmada iyi hal ile ilgili olarak hiçbir değerlendirme yapma olanağının bulunmaması, ilk defa suç işleme koşulunun aranmamış olması ile kapalı kurumdan açık cezaevine geçişte iyi halin etkin bir şekilde değerlendirilmesinden kaynaklanan aksaklıklar, kendisini bu evrede, uyumsuz, topluma uyuma hazır olmayan, suç işlemekten pişmanlık duymayan kişilerin olumsuz davranışları ile toplumu yüzleştirmektedir. Özellikle hükümlülerin ıslahı, topluma hazırlanması için öngörülen ve infaz koşullarını hafifleten, yeri geldiğinde toplum içerisinde denetim altında infazı mümkün kılan müesseselerin gerçek amaçları çerçevesinde uygulanması gerekmektedir. Hapis cezasının infazında dereceli sistemden ödün verilmemesi, otomatik şartla salıverme, doğrudan açık cezaevine geçişe imkân tanıyan kaideler (sadece işlenen suçun yaptırımı yahut nevi dikkate alınarak) gözden geçirilmelidir.

[1] Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun madde 106’da düzenlenen hükme göre; adlî para cezası, Türk Ceza Kanununun 52’nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen usule göre tayin olunacak bir miktar paranın Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. Cumhuriyet savcısı otuz gün içinde adlî para cezasının ödenmesi için hükümlüye bir ödeme emri tebliğ eder. Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından belirlenir. Hükümlünün, hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir. Adli para cezasının ödenmemesi nedeniyle, cezası hapse çevrilen hükümlüler, denetimli serbestlik ile cezanın infazı usulünden yararlanamazlar (m.105/A, f.4). Zira adli para cezasının ödenmemesi halinde öncelikle bu cezanın kamuya yararlı bir işte çalışma şeklinde denetimli serbestlik tedbiri altında infazı yoluna gidilmekte, kişi bu infaza ilişkin koşullara riayet etmediğinden adli para cezası bu defa hapse çevrilmektedir. Artık tekrar bu kişinin denetimli serbestlikten faydalanması bu sebeple de mümkün görülmemektedir.

İnfaz Kanununun 106’ncı maddesinin 4’üncü fıkrası uyarınca çocuklar hakkında hükmedilen adlî para cezasının ödenmemesi hâlinde, bu ceza hapis cezasına çevrilemez. Bu takdirde on birinci fıkra hükmüne göre; infaz edilen hapsin veya kamuya yararlı işte çalışmanın süresi, adlî para cezasını tamamıyla karşılamamış olursa, geri kalan adlî para cezasının tahsili için ilâm, Cumhuriyet Başsavcılığınca mahallin en büyük mal memuruna verilir. Bu makamlarca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre kalan adlî para cezası tahsil edilir.

[2] Bu noktada Geçici 9’uncu madde hükmünden de bahsetmemiz gerekir. Kanımızca infaz hukukunun esaslarına aykırı bir anlayış olarak nitelendirmemiz gereken bu düzenlemede; “5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde ve 220’nci maddesinde düzenlenen suçlardan, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan ve 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçlardan hükümlü ve tutuklu olanlar ile Kanunun 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında kalan hükümlü ve tutuklular hakkında verilenler hariç olmak üzere; 30/3/2020 tarihinden önceki eylemler nedeniyle Kanunun 39 ila 46 ncı maddeleri uyarınca verilen disiplin cezası ve tedbirleri, infaz edilmeleri kaydıyla 48 inci maddedeki süre ve karar şartı aranmaksızın idare ve gözlem kurulunca verilecek iyi hal kararı üzerine kaldırılır. Ancak 55 inci madde hükümleri saklıdır” denilmektedir. Görüldüğü üzere, getirilen bu geçici madde ile İnfaz Kanunu’nun 48’inci maddesinin 4’üncü fıkrasında yer alan “(4) İnfaz edildiği tarihten itibaren disiplin cezasının kaldırılmasında ve iyi hâlin kazanılmanda aşağıda belirtilen süreler esas alınır;

a) Kınama cezası on beş gün,

b) Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası bir ay,

c) Ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma cezası üç ay,

d) Haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama cezası üç ay,

e) Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası üç ay,

f) Hücreye koyma cezası 44’üncü maddenin ikinci fıkrasındaki hâllerde altı ay, üçüncü fıkrasındaki hâllerde bir yıl,

g) Hücre cezasına karşılık ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası, (f) bendinde belirtilen süre,

Sonunda disiplin cezası almamak ve iyi hâlli olmak koşuluyla (a) ve (b) bentlerinde belirtilen cezalar kurum en üst amiri tarafından, diğer bentlerde belirtilen cezalar, kurumun en üst amirinin önerisi ve disiplin kurulu kararıyla kaldırılır” hükmü etkisiz hale getirilmiş, istisna bırakılan haller dışında bir suçtan mahkûm olan kimselerin 30.03.2020 tarihinden önce işledikleri disiplin suçlarının varlığına rağmen, infaza ve kuruma uyumlarını tespit edecek süreler beklenmeksizin “iyi halli” kabul edilmeleri sağlanmıştır. Böylece bu tarih itibariyle açık cezaevine ayrılmak ya da şartla salıverme kurumundan yararlanmak için çekmesi gereken süreyi tamamlayan hükümlülerin, mevcut disiplin cezalarını çekmeleri koşuluyla, öngörülen süreler dolmaksızın iyi halli olduklarının kabulü ile tahliyeleri mümkün kılınmıştır.

[3] Bkz. İnfaz Hâkimliği Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/849), TBMM. Tutanak Dergisi, Dönem : 21, Yasama Yılı : 3, S. Sayısı : 667.

[4] 24.1.2013 tarih ve 6411 sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “yılda en çok üç kez olmak üzere her defasında” ibaresi “üç ayda bir,” şeklinde değiştirilmiştir.

 

Yazar Hakkında

Ahmet Caner Yenidünya

Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku alanında uzmandır. Ceza Hukuku Genel Hükümler, Özel Hükümler, Ceza Muhakemesi Hukuku ve Ticari Ceza Hukuku alanında pek çok kitap ve makalesi bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü’nün ülkemizde insan ticareti ve cinsel şiddet mağduru kadınların korunmasına yönelik yaptığı projelerde aktif olarak görev almış, katılımcı olmuştur.

Leave a Comment